ERMENİ PATRİĞİ TOKATLI AVEDİK SADRAZAM ÇORLULU ALİ PAŞA'NIN HUZURUNDA
OSMANLI'NIN, FRANSA'NIN ANADOLUDAKİ ERMENİLERİ KATOLİKLEŞTİRME ÇALIŞMALARINA KARŞI KULLANDIĞI ERMENİ PATRİĞİ TOKATLI AVEDİK'İN ÖYKÜSÜ
Papalığın Anadolu'nun birçok yerine misyonerler göndererek Ermeni ve Rumları katolikleştirme çalışmaları ve mezhep değiştirmelerden doğan sorunlar 1830'lu yıllara kadar Osmanlı'nın başlıca iç problemlerinden birini teşkil etti. Her padişah, bu soruna çözüm bulmaya çalıştı. 1701'de dönemin hükümdarı İkinci Mustafa üzerindeki etkisiyle tanınan Şeyhülislam Feyzullah Efendi, Erzurum kadılığı yıllarından tanıdığı ve mezhep değiştirmelere karşı olduğunu bildiği Ermeni olan Tokatlı Avedik'i, mezhep kavgalarına karşı çalışması için İstanbul'a davet etti. Ağustos 1701'de İstanbul'a gelen Avedik Piskpos, Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin tavsiyesiyle "patrik kaymakamı" tayin edildi ve İstanbul'un çeşitli semtlerinde Ortodoks ve Katolik münakaşasının yatıştırılması için vaazlar verdikten sonra Şeyhülislam'ın tavsiyesiyle Edirne'ye gitti.
7 Mart 1702'de, Edirne'de bulunduğu sırada yine Şeyhülislam Feyzullah Efendi'nin yardımıyla İstanbul Patriği tayin edildi. Kudüs Patrikliğini de lağvedilerek ve bu makam da Tokatlı Avedik'e bağlandı.
FRANSIZLARIN NEFRETİ
Piskopos olarak gittiği Edirne'den İstanbul Patriği olarak dönen Tokatlı Avedik'i Bakırköy'de büyük bir kalabalık sevgi gösterileriyle karşıladı. Yeni patriğin Katolikler'e karşı soğukluğunu bilen Darphane-i Amire'deki bazı Katolik Ermeniler, Avedik'i devirmek için çalıştılarsa da bunların önüne yine Feyzullah Efendi çıktı. Tokatlı Avedik, patrikliği boyunca mutedil bir siyaset izledi, mezhep değiştirenlere karşı baskı uygulamadı ve bu kişilerin vaazlarla, derslerle geri kazanılmasına çalıştı ama bu faaliyetleri yüzünden Katoliklerin hamisi olduğunu söyleyen Fransa ile ve İstanbul'daki Fransız elçisi Feriol ile sık sık çatışmak zorunda kaldı.
EDİRNE VAKASI
Bu sırada Feyzullah Efendi'nin 1703'te tarihe "Edirne Vak'ası" olarak geçen hadise sonucunda kendisinin de zarar göreceğinden korkan Tokatlı Avedik, Anadolu'ya kaçmaya karar vererek İstanbul'dan ayrıldı fakat Üsküdar'da yakalanarak Yedikule Zindanı'na hapsedildi ve Fransız Elçisi Feriol'un baskıları üzerine de Avrat Adası'na sürgüne gönderildi.
Tokatlı Avedik bir sene kadar sürgün hayatı yaşadıktan sonra 29 Eylül 1704'te sadrazamlığa getirilen Kalaylıkoz Ahmed Paşa tarafından affedildi. İlk olarak Halep'e gitti, buradan Erzincan'a geçmeyi düşünürken İstanbul Patriği Nerses'in öldüğü ve kendisinin tekrar patrikliğe tayin edildiği haberini alınca başkente döndü.
KİLİSESİZ KALDILAR
Avedik, ikinci patrikliğinde ilk seferde olduğu gibi mutedil bir politika izlemedi. Mezhep değiştirmenin önüne geçebilmek için birbirinden sert önlemler almaya ve yasaklar getirmeye başladı. Padişahın nezdinde de girişimlerde bulunan patrik, Katolik Ermeniler'in Latin kiliselerine gitmesinin menedilmesi yönünde bir ferman almayı başardı. Katolik Ermeniler, bu fermandan sonra ne ibadet için, ne de vaftiz ve cenaze gibi törenler maksadıyla artık Latin kiliselerine gidemiyorlardı. Evlerde toplanılarak gizli ayinler yapılmaya başlandıysa da bunlar da çok sıkı takip ediliyor ve en şiddetli şekilde cezalandırılıyorlardı. Üstelik, Patrik Avedik'in emriyle Ermeni kiliselerine ve mezarlıklarına da kabul edilmiyorlardı.
Katolik Ermeniler, kilise ve mezarlıklara kabul edilmemelerini saraya taşıyarak şikayetlerde bulunsalar da "Mezhep farklılıklarından dolayı Ermeni patrikliğinin Katolikleri kabul etme gibi bir mecburiyetinin olmadığı ve bu konuda patrikhaneye ve kiliselere baskı yapılamayacağı" tarzında bir cevap aldılar.
PATRİK SÜRGÜNE GİTTİ
Avedik'in baskıcı tutumu, kendisine büyük kin besleyen Fransız elçisi Feriol'un nefretini daha da arttırdı. Patrik hakkında sürekli olarak şikayetlerde bulunan Feriol, nihayet başarılı oldu ve Patrik Avedik, 14 Şubat 1706'da Bohça Adası'na sürgüne gönderildi.
Ama, patriğin bu ikinci sürgünü de fazla sürmedi, Sadrazam Çorlulu Ali Paşa 1706 Mayıs'ında sürgün kararını bozdu ve Avedik'in talebi üzerine Kudüs'e gitmesine müsaade edildi. Bu durum Feriol'ü daha da korkuttu, zira aynı olayların tekrar yaşanmasından, yani Avedik'in İstanbul'a geri dönerek yeniden patrik olmasından endişe etti. Bir başka bir çare düşünerek Sakız Adası'ndaki Fransız Konsolosu Bonald'a bir mektup yazdı ve Avedik'in kaçırılmasını emretti. Patrik Avedik, bir "divan çavuşu" ile birlikte seyahat ediyordu.
Fransız Konsolosu Bonald'ın görevlendirdiği Tarillon isimli bir Cizvit papazı, divan çavuşunu rüşvetle kandırarak Avedik ile beraberce bindikleri gemiyi terketmesini sağladı. Sonrasında da Tokatlı Avedik yakalandı, bir Fransız gemisine bindirilerek Marsilya'ya gönderildi ve burada Tersane Zindanı'na hapsedildi.
Olay duyulunca, İstanbul Ermenileri arasında büyük bir infial meydana gelmiş, Sadrazam Çorlulu Ali Paşa divan çavuşunu sorguya aldırmış ve çavuş herşeyi itiraf etmişti. Ama bütün baskılara rağmen Feriol, hakkındaki suçlamaları reddederek kaçırma hadisesinin korsanların işi olduğunu söyledi.
1706 Eylül'ünde, Feriol'un emri üzerine Tokatlı Avedik'in tanınmaması için önce saçı ve sakalı tıraş edildi ve yüzüne demir bir maske takılarak Normandiya'daki Saint-Michel Manastırı'na hapsedildi. Avedik, burada kitap okumasına dahi izin verilmeyerek türlü işkencelere maruz kaldı ve 8 Ocak 1710'da Paris'e sevkedilerek Bastille Zindanı'na hapsedildi. Dokuz ay kadar bir hücrede yaşamak zorunda kalan Avedik, zindandan 1710 Eylül'ünde Paris Başpiskoposu'nun önünde Katolik mezhebini kabul ederek kurtuldu ve Saint Suplice Kilisesi'ne çekildi.
GAZETEDE TEFRİKA EDİLDİ
Tokatlı Avedik'in Katolik dönemi de fazla uzun ömürlü olmadı. 11 Temmuz 1711'de vefat ederek Saint Suplice Kilisesi'ne defnedildi ve rivayet edildiğine göre mezar taşı 1793 ihtilalinde kayboldu. Tokatlı Avedik'in başına gelen bu olaylardan dünya ilk olarak 1850'li yıllarda haberdar olabildi.
Edouard Dulaurier isimli bir Fransız oryantalisti, Fransız Dışişleri Bakanlığı Arşivleri'nde Avedik'in Bastille Hapishanesi'nde kaleme aldığı otobiyografisine rastladı ve metni yayınladı. Daha sonra Marius Taupin isimli bir Fransız tarihçi de "Demir Maskeli Adam ve Ermeni Patriği Avedik" isimli bir kitap yazdı. Bu kitap 1870'te Garabed Ütücüyan tarafından Ermenice'ye çevrilerek İstanbul'da basıldı ve 1874'te İstanbul'un önde gelen Ermeni gazetelerinden Masis'te tefrika edildi.
Avedik'in başından geçen bu inanılmaz vak'alar İstanbul Ermenileri üzerinde öyle bir etki bıraktı ki, Ermeniler hileli bir işi anlatmak için uzun yıllar "Avedik'in oyununa döndü" deyimini kullandılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder