- Ayranın var mı Nine?
- Olmaz mı, var tabii.
Ve bir solukta getirip ikram etti. Ama koca Fatih çok susamış olmasına rağmen, gayet yavaş ve yudum yudum içebildi o ayranı. Niye mi? Çünkü bir “Saman çöpü” vardı ayranın üstünde. Bolca Nine bırakmıştı o çöpü bilerek. Merak ettiniz değil mi? Çünkü ayran pek soğuktu. Padişahsa terli.
Bolca Nineye sordular bir gün:
- Tasavvuf nedir?
Cevabı iki kelimeydi:
- Kimseyi incitmemektir. Niçin öğretmiş? Akrabasından genç bir hanıma, durup dururken teyemmüm yapmasını öğretti bir gün. Tekrar tekrar yaptırıp ezberletti adeta. Ve sordu:
- İyice öğrendin mi kızım?
- Evet ama, hikmetini anlıyamadım. Hani teyemmüm bana lazım olmaz da.
- Neden lazım olmazmış?
- Bu yörede su bol da ondan.
Bolca Nine güldü:
- Kızım, yalnız su olmadığında mı teyemmüm lazım olur? Mesela bir yerinde yara çıkar, su değdiremezsin oraya. O zaman da teyemmüm etmen icab eder.
Pek tatmin olmamıştı genç kız. Ama aradan uzun yıllar geçti. Hatta Bolca Nine vefat etti.
O da yaşlanmış ve yara çıkmıştı ellerinde. Doktorlar;
- Su değdirmeyeceksin, dediler.
O zaman hatırladı Bolca Nineyi. Artık o, her teyemmüm alışta “Fatiha”lar gönderiyordu temiz ruhuna. Allahü teâlâ şefaatine kavuştursun.
Bu paylaşım Ibretlik Islami Kıssadan Hisseler sayfasının ıznı ıle yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder