Bir zamanlar Anadolu'da 'Çıngıraklı Baba' isminde herkesin çok sevip hürmet ettiği biri varmış. Hatta yaşlıca aksakallı esrarengiz bu adamın manevi kuvveti olduğu düşünülür, keramet sahibi sanılırmış.
Bu adam ayakkabılarının ucuna ve giydiği cübbesinin eteklerine yüzlerce minik çıngırak ve zil dikermiş. Bu zillerin sesinden herkes onun geldiğini anlarmış. Etrafındakiler sorarmış:
- Neden o zilleri ayakkabı ve eteklerinize dikiyorsunuz?
- Evladım, insan bilmeyerek görmeyerek yerdeki karıncaları ve diğer ufak hayvanları ezebilir. Onlar ayaklarımın altından kaçsınlar diye bu zilleri diktim, dermiş.
Ama bir gün bir de ne öğrensinler! Meğer azılı bir eşkıya çetesinin başıymış bu çıngıraklı baba. Bunu öğrenen herkes çok şaşırmış. O günden sonra da halkın diline bu söz yerleşmiş. Günümüzden farklı olarak, birisinin dürüstlüğünden şüphe duyduklarında;
- O kadar dürüst bir insandır ki etekleri zil çalıyor, derlermiş